Özlem Şimşek’in performatif fotoğraf ve video çalışmaları, Osmanlı- Türkiye tarihi ekseninde edebiyat, resim, sinema ve medyadaki kimlik, toplumsal cinsiyet ve modernlik temsillerine odaklanır. Şimşek, tarihsel ve toplumsal olarak inşa edilen toplumsal cinsiyet temelli ideallik kurgularını ve bunların farklı alanlardaki temsillerini eleştirel bir yaklaşımla çözümler.  

Şimşek, 2022 tarihli “Neriman Hanım Sanatçının Performatif Bir Kurgu Olarak Portresi” serisinde, Peyami Safa’nın 1931 yılında yayınlanan “Fatih-Harbiye” romanının kahramanı Neriman Hanım’ı, onun deneysel fotoğraf ve film çalışmaları ile birlikte mektupları ve albümünü de içeren kurgusal bir arşiv üreterek avangart bir kadın sanatçı ve oyuncu olarak yeniden tasarlar. Doğu-Batı eksenli kültürel gerilimin derinden hissedildiğ,i ulusal kültürün kadın bedeni üzerinden değerlendirildiği erken cumhuriyet döneminde yazılmış bu roman, milli kimliği kaybetme endişesini yansıtır. Şimşek ise kimlik ve haysiyet kaybı endişesini yatıştırmak için tasarlanmış, temsilin nesnesi olan bu kadın karakteri, hayatını kendi arzuları etrafında kurmaya çalışan, herhangi bir erkeği değil kendi öznelliğini seçen ve Doğu’yu ve Batı’yı kendi öznelliği etrafında değerlendiren bir karakter olarak yeniden tasarlar ve  onu tam da kimlik, toplumsal cinsiyet, zaman ve bellek gibi konular üzerine deneysel fotoğraf ve film çalışmaları üreten avangart bir kadın sanatçı olarak yeniden kurgular. Şimşek,  ürettiği Neriman Hanım’ın kurmaca arşivi vasıtasıyla “Fatih-Harbiye”de temsil edilen ideal kadın imgesine, tarih anlatısına ve kimlik mefhumuna eleştirel bakmaya  davet eder. Sanatçının Neriman Hanım olarak selfportreleri,  izleyiciyi bugünü ve bugün bulunduğu yeri zihinsel olarak yeniden kurması için geçmişi yeniden düşünmeye ve bulunduğu yerde kendini yeniden oluşturmaya bir çağrıdır.

Şimşek’in 2017 tarihinde tamamladığı, kılık kıyafet, mimik ve jest değişimiyle farklı kadın persona kurguları üstlenerek gerçekleştirdiği “İdeal Kadınlar Atlası” serisi, Türkiye’nin uluslaşma ve modernleşme süreçleri içinde kadınlıkla ilişkili rollerin ve “ideal-kutsal kadın”, “öteki-hafif kadın” karşıtlığı içinde tanımlanan kadın stereotiplerinin 2000’li yıllardaki tezahürlerinin izini sürer.  2022 tarihli “Kırık Erkeklikler” ise Şimşek’in farklı erkek kimliklerini yine kılık kıyafet, mimik ve jest değişimiyle üstlenmeyi denediği hala devam eden bir seridir.

Şimşek, 2011-2014 yılları arasında ürettiği  “Selfportre Olarak Modern Türk Resmi” serisinde Osmanlı-Türk modernleşmesinin dinamiklerini Türkiye resim tarihi ve kadın imgeleri üzerinden okur. Osmanlı-Türk modernleşme tarihi ile birlikte kadınların nasıl bu modernleşme sürecinin göstergesine dönüştüklerine yönelik performatif bir araştırma olarak bu seri hem kılık-kıyafet değişimini hem de modernlikle birlikte kadınlığa atfedilen saygınlık, yumuşaklık, sakinlik, güzellik vb ideallik biçimlerini tartışır.

Şimşek üzerine yeni çalışmaya başladığı “Kaygılı Kahramanın Gökyüzüne Dikilmiş Gözleri” serisinde Türk melodram sinemasındaki imgelere odaklanır.  Hollywood sineması ile halk hikayelerinden beslenen, rastlantı ile başlayıp sevgililerin ayrı düşmesi ile devam eden, verilen mücadeleler sonrasında evlilik ya da  ölüm ile sonlanan benzer aşk anlatıları üzerine kurulu melodram sineması; kadınlık, toplumsal cinsiyet, arzu, iyilik-kötülük, domestik-kamusal alan ve fedakarlık gibi temel yaşamsal kavramları ele alan sinemasal bir tarz olarak öne çıkar. Şimşek, bu serisinde toplumsal cinsiyet, cinsellik ve arzunun sinemadaki temsil edilme biçimlerine ve bunun benlikleriminiz kuruluşundaki etkileri üzerine sorular üretmeyi amaçlamaktadır.

Back to Top